CHP’Lİ BÜLBÜL REÇETEYİ SUNDU

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili ve Adalet Komisyonu CHP Grup sözcüsü Süleyman Bülbül, adli yıl açılışı münasebetiyle basın bildirisi yayımladı. Açıklamasında yargının siyasallaşmasından, avukatların mesleki sorunlarına kadar pek çok konuya değinen Bülbül, tek adam rejimine vurgu          yaptı.

CHP’li Bülbül’ün açıklaması şunları kaydetti: “Adalet, hukukun üstünlüğü ve insan hakları; kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanmasıyla hayata geçirilebilir. Hukukun üstünlüğü ancak ve ancak tek adam rejiminden vazgeçilmesi halinde sağlanabilir. AKP’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile tanıdığı olağanüstü yetkiler devletin tek adamın hizmetinde yönetilmesine neden olmuştur. Anayasa’ya göre Türkiye bir hukuk devleti niteliğinde olsa da Türkiye geldiği noktada, Anayasa’nın temel niteliklerini çiğneyen bir yönetim rejiminin elindedir. Yargı bağımsızlığını kaybetmiş ve siyasallaşmıştır. Yasama ve yargı, yürütmeye bağlanmış, Cumhuriyet kurumlarının içi boşaltılmıştır. Anayasa rafa kaldırılmıştır. Öyle ki saray yani yürütme, Anayasa Mahkemesi ihlal kararlarını dahi dikkate almamaktadır.”

“YEREL MAHKEMELERE GÜVEN KALMADI”

Hukuktan ve adaletten bağımsız verilen kararlar; halkın vicdanını yaralamakta, adaletsizlik çıtasını her geçen gün yükseltmektedir. Mahkemelerde yargılama yerine adeta talimatlar yerine getirilmekte, kişiye özel, keyfi uygulamalar baş göstermektedir. Vatandaşın adalete, hukuka güveni kalmamıştır. Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı ihlalleri had safhaya ulaşmıştır. Adaletin olmadığı yerde geri kalan her şey anlamını ve değerini yitirmektedir. Yerel mahkemelerde adalete ulaşılamadığından, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurulardaki artış son hızla devam etmektedir. Anayasa Mahkemesi tek başına, AİHM’nin 47 ülkeden aldığı kadar başvuru almaktadır. Bu durum açıkça yerel mahkemelerin işlevsiz hale geldiğinin vatandaşın hakkını yerel mahkeme aracılığı ile elde edemediğinin göstergesidir.”

“SAVUNMA İTİBARSIZLAŞTIRILDI”

Hukukun en önemli ayağı olan savunma, yani avukatlık itibarsızlaştırılmıştır. Hukuk eğitiminin niteliksiz hale getirilmesiyle başlayan bu itibarsızlaştıma, avukatların sosyal ve ekonomik durumlarındaki gerilemeyle adeta tavan yapmıştır. Avukat sayısındaki plansız artışa rağmen iş alanlarını geliştirici düzenlemeler yapılmaması, özellikle mesleğin ilk yıllarındaki avukatların derin sorunlar yaşamalarına sebep olmaktadır. Stajyer avukatların ücret sorunlarında kamu desteğinin sağlanmaması, kamu avukatlarının özlük ve ekonomik sorunlarının çözülmemesi, serbest çalışan avukatların emeklilik haklarının yargının diğer üyeleri ile eşitlik sağlanmaması, avukatlık hizmetlerindeki vergi oranı gibi birçok sorun için somut adımların uzun yıllardır atılmaması avukatları artık tahammül edilemeyecek bir ekonomik kaosa sürüklemektedir.

“LİYAKAT YERİNE SADAKAT HUKUKU!”

“Liyakat yerine sadakatin önem arz ettiği, yargının mütemadiyen siyasallaştığı Türkiye, ülkelerin hukukun üstünlüğüne bağlılıklarının ölçüldüğü Dünya Adalet Projesi 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 140 ülke arasında 116’ncı, temel haklar endeksinde ise 140 ülke arasında 134. sırada yer almakta.

Adaletin kendiliğinden gelmesini beklemek yerine, adaleti hep birlikte tesis etmek için birlikte çalışmak ve üretmek zorundayız. Demokrasinin, anayasal özgürlüklerin, adaletin, insan haklarının ve hukuk devletinin işlerlik kazanması için ne gerekiyorsa yapmaya, hukuksuzluklar ve hak ihlallerine karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm bu amaçlar ışığında, mesleğini onuruna yakışır şekilde icra eden hakimlerin, savcıların, avukatların ve yargı çalışanlarının yeni adli yılını kutluyor, Anayasa’nın, insan haklarının, demokrasi ve özgürlüklerin öncelendiği bir hukuk düzeni temenni ediyorum.”