Geçen yıl Emekliler Yılı ilan edildi. Bu yıl ise Aile Yılı
Emekliler yılında Emekliler umutlandı. Ama ne umuttu! Yıl bitti yine umutlar yok oldu. Vuslat başka baharlara kaldı
Bu yıl Aile Yılı denildi, bu kapsamda çocuk yapmayı teşvik eden, ailelere çocuk sayısına göre verilecek destek programları açıklandı.
Bu şekilde ülkemizde yoğun bir şekilde yaşanılan, her alanda hissedilen ekonomik kriz ve enflasyon altında ezilen ailelerin, gençlerin çocukların ekonomik darboğazdan çıkabileceği, açlığın örtülebileceği öngörüldü.
Tüm bunlar yaşanırken; Aile Yılında Bolu ilimizde, bir otelde birçok ailemiz, çocuklarımız yandı. Hayatlarını kaybetti, yaralandı.
Ekonomik olarak ailelerimizi korumayı amaçlayan devletimiz; maalesef onların canını koruyamadı. Emniyet altına alamadı.
Devletin en temel görevi; nerede olursa olsun, nerede yaşarsa yaşasın, vatandaşının hayatını korumak ve kollamaktır.
Bu kapsamda; önleyici hizmet anlayışını, yaklaşımını ön planda tutarak, mevzuata, hukuka uygun her türlü tedbiri almak ve aldırtmak, takip etmek, gerekli denetimleri taviz vermeden yerine getirilmesini sağlamaktır.
Bugün ülkemizde yürürlükte olan mevzuatı incelediğinizde yazılmadık hiçbir şey yoktur. Son derece kapsamlı, süslü cümlelerle doludur. Ancak uygulamaya gelince, bu mevzuatı anlayacak, uygulayacak yeterince idari ve teknik personel ile malzeme yoktur.
İşyerleri ve işletmeler çoğu zaman mevzuata uygun işyerini hazırlamaz, maliyetten kaçar, mevzuatı anlayamaz, yorumlayamaz.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığında Zabıta Dairesi Başkanı olarak görev yaptığım dönemde, Büyükşehir Belediyesi olmayı müteakip Aydın ilindeki tüm LPG, CNG ve Akaryakıt istasyonlarının ruhsat ve denetim yetkisi 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu gereği Büyükşehir yetki ve sorumluluğuna girmişti. 2014 seçimleri sonrası gerek ilçe ve Belde belediyeleri gerekse İl Özel İdaresi uhdesinde verilen ruhsat dosyalarını bir komisyon oluşturarak teslim almıştık.
Dosyaları teslim aldığımız zaman öyle dosya ve durumlarla karşılaşmıştık ki; hayretler içerisinde kalmıştım. Dosyası olmayan, kaybolanlar var olan dosyalarda da mevzuata uygun olması gereken belge, rapor, bilgiler çoğu eksikti.
Hemen teslim aldığımız dosyaları her yönüyle inceledik. Nelerin bulunması gerektiğine dair hususları tespit ederek, bir kontrol formu hazırladık.
Bir ekip oluşturarak tüm Akaryakıt istasyonlarını bir plan dahilinde denetlemeye aldık, dosyalarda eksik olan hususları anlatarak, neleri nasıl yapmaları gerektiğini mevzuata uygun açıkladık. Bu konuda İlçe Belediyeleri ve diğer kurumlarla koordineli bir şekilde çalışarak yaklaşık iki yıl içerisinde tüm akaryakıt istasyonlarının dosyalarında olması gereken belge ve alınması gereken tedbirlerde standartlık sağladık.
Bunları gerçekleştirmek kolay olmadı. Birçok zorluklarla karşılaştık. Ekip arkadaşlarımın özverili çalışmalarına buradan tekrar teşekkür ediyorum.
Bu anekdottan şu noktaya gelmek istiyorum. Bolu yangını sonrası hayatını kaybeden, yaralanan vatandaşlarımızın acısını, facianın şokunu yaşarken, daha cenazeler ortadayken, çok vahim bazı acı gerçekler ile birlikte klasik bir Türkiye Manzarası, fotoğrafı ile karşılaştık. Ama ne acı bir fotoğraf...
Yanan otel zaten baştan yanmış, yıkılmış. Öylesine ayakta. İçinde kalanlarda öyle.
Büyük bir reklamı yapılan, gecelik astronomik fiyatlar uygulayan otelde kalan insanların hayatını koruyacak hiçbir tedbir alınmamış.
Tedbirleri aldırtacak, uygulatacak, denetim görevini yerine getirecekler, göz göre insanları yanmaya sürüklemiş...Çok vahim, çok acı offf!
Sonrası vatandaşımızın cenazesi ortadayken ruhsatı kim verdi? Kim vermedi? Yetki ve sorumluluk tartışması başladı. Olay siyasi bir kavgaya, çatışmaya döndü. Her olayda böyle değil miyiz?
Kimi Bakanlığı, bakanı, kimi Belediyeyi, Belediye başkanını suçladı.
Burada yıllarca ruhsat imzalayan bir bürokrat olarak görüşümü açık şekilde ifade edeyim. Bir işletmeye, işyerine İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatını hangi makam veriyor, imzalıyorsa; o makam o iş yerinin mevzuata uygun düzenletilmesini sağlamak, buna uygun her türlü tedbiri aldırtmak ve denetlemekle mükelleftir. Mevzuat gayet açık ve sarihtir. Tartışma götürmez.
Yangının meydana geldiği otelle ilgili olarak itfaiye tarafından birçok eksiklikler, işletmenin başvurusuyla tespit edilmiş. Bu hususlar ilgili işletmeye yazı ile bildirilmiş. Bu işlemden sonra tüm sorumluluk işletmenindir. İşletme tüm bu eksiklikleri tamamlamak ve ruhsat aldığı makama bu tedbirleri bildirmekle mükelleftir.
Ancak şu an gelinen noktada; olayın tamamen siyasi bir tartışma haline dönüşmesi nedeniyle her kesim " zevahiri kurtarmak; çabasında...
Bu çabalar giden, yanan insanımızı geri getirir mi?
Soma'da
Çorlu'da
Hatay'da
Maraş’ta ve birçok yerde, olayda giden hangi vatandaşımızı geri getirebildik?
Bari bundan sonra bu acılardan ders alalım. Kural kuraldır diyerek; her kuralı tavizsiz uygulayalım, uygulatalım.
Unutmayınız her kural kanla yazılmış, her kural için mutlaka bir bedel ödenmiştir.
Birde olaylarda sorumluluğu olan her makam ve kişiden hesabını hukuk nezdinde soralım. Sormazsak daha çok canlar yanar, ölür.
Makamlarınız, koltuklarınız, siyasi kazanımlarınız insan hayatından daha mı değerli!
Saygıyla ve sevgiyle kalın.