Aydın Umurlu Beldemizde Nigar, Bedia ve Belkıs Çallı kız kardeşler birbirinden güzel bey kızlarıdır. Çakmar Çiftliği sahibi Emin Çakmar’da bu kızların kardeşidir.
Nigar Hanım, Umurlu beylerinden olan İhsan Çörüş’le evlenir. Belkıs hanım da İzmir’e gelin giderek Neşet Birsel’e eş olur. İhsan ve Niğar Çörüş’ün iki kızı bir oğlu dünyaya gelir. Çocuklara Merih, Sanay ve Atalay isimlerini, Neşet ve Belkıs Birsel de çocuklarına Özdemir ve Nüzhet adlarını verirler.
Özdemir Birsel’in annesi Belkıs hanımın babasından Aydın’da arazileri, eşinin kardeşinden de Aşiyan’da evleri vardır. Sinema dünyasında Neşet Birsel’in kardeşi Salah Birsel’den dolayı tanınırlar. Beyoğlu’ndaki Alkazar sinemasının hissedarı olan ailenin “ Hisar Film” şirketiyle de bağları bulunmaktadır.
İhsan Çörüş’ün yeğeni olan o dönemin Demokrat Parti başkanı Doğan Çörüş “Aydın’a sinema yapılmalı fikrini ortaya koyar ve teyze oğulları Atalay Çörüş’ le birlikte düşüncesini Birsen ailesine götürürler. Proje kabul edilerek ortaklık kurulur.
BELKIS HANIMIN GELİNİ OLMAK
Belgin Doruk, Yıldız dergisinin açtığı yarışmaya katılır. (1951) ve İlk filmini çevirmek üzere Yapımcı Faruk Kenç’le anlaşır. Belgin Doruk, o yılları şöyle anlatır: “ Hayatımda ilk kez uçağa bindim. İzmir’e, İzmir’den trenle Aydın’a geldik. Filmin adı Çakırca’lının Defilesiydi. Bizi ekip karşıladı ve film çekimi için Çakmar’a gittik, Bu film için ata binmeyi de öğrenmiştim. Gün sonunda ve sonraki günlerde Çakmar’da konakladık. Çekimler sırasında Aydın usulu tandırlar yedik. Çakmar Çiftliğini çok sevdim. Böyle bir çiftliğim olsun dileğinde bulundum. Konakladığım günün sabahı uyanıp aşağı indiğimde herkesi telaş içinde buldum. Bana rengarenk bir şalvar verip, başıma fes taktılar. Sonra koca bir otobüse bindirdiler, otobüste efeler silahlar kılıçlar vardı. Çocuk sayılacak yaştaydım benim için horoz kesip kanını alnıma sürdüler. Çekimler bitince İstanbul’a döndük.”
Belgin Doruk’un Aydın’dan dönüşünden sonra yıldızı parlamaya başlar. Kendisinden 27 yaş büyük olmasına rağmen ünlü yapımcı Faruk Kenç’le evlenir. Aynı sektörde Özdemir Birsel de yönetmen ve yapımcıdır henüz karşılaşmamışlardır. O yıllarda Özdemir Birsel sık sık inşaat halindeki sinema için Aydın’a gelmektedir. Sakız bakkaliyesinin üstünde Demokrat Parti İl Başkanlığında Doğan Çörüş ve Atalay Çörüş’le sinema , Aydın’ın sosyal hayatı, filmler ve gelecek üzerine planlar yapmaktadırlar.
1959 yılında Atalay Çörüş, İhsan Çörüş Doğan Çörüş, dönemin Belediye Başkanı İsmet Sezgin Hamdi Kestelli, kalabalık partili grubu ve Aydın halkıyla sinema açılır. Sinemanın adı: HİSAR’olur.
Hisar Sinemasının balkon ve üst kısmında misafirlerin salonları vardır. Burası gala için gelen sanatçıların dinlenme bölümüdür ve oldukça şıktır. Sinema 50 ‘li yılların en modern en muhteşem sinemalarından biridir. Özdemir Birsel 30 kişilik grupla Aydın’a gelmiş, “Dokuz Dağın Efesi “filmini çekmeye başlamıştı. Başrol oyuncuları Fikret Hakan ve Serpil Gül Sinemanın misafirhanesinde uzun süre kalan ilk sanatçı olmuşlardır.
Çekimlerden sonra Özdemir Birsel İstanbul’a döndüğünde “Hisar Film “Şirketi ortaklığından ayrılır. “Birsel Film”i kurar ve yeni projesi “yeşil köşkün lambası filmi için Belgin Doruk’a başrol teklifinde bulunur. Bu aşkın da başlangıcı olur. Belgin Doruk Faruk Kenç’ten ayrılır. Fakat Belgin Doruk’un Faruk Kenç’ten Gül isminde bir kızı vardır. Boşanmış ve kızı olduğundan Belkıs hanımın bu aşkı onaylamayacağını düşünürler. Bu yüzden 7. Mayıs. 1961 yılında Belkıs hanıma haber vermeden Sadri Alışık, Çolpan ilhan Nüzhet Birsel, Belgin Doruk’un annesi ve gazeteci dostları arasında evlenirler.
Rüzgar gibi geçen yıllarda Özdemir Birsel – Belgin Doruk evliliğinden bir de erkek evlat dünyaya gelir. Aydın’a olan bağlılığın, sevginin bir ifadesi olarak çocuğun adını “ Aydın” koyarlar. Özdemir Birsel bu kez Aydın’a Belgin Doruk ile birlikte akraba ziyaretlerine gelir, sinemanın üst katında, misafirhanede kalırlar. Belgin Doruk “Küçük Hanımefendi “serisiyle Türk sinema tarihine iz bırakır. Ancak özel hayatındaki iniş çıkışlar ve kilo problemiyle çöküntüye girer. Özdemir Birsel ile evliliği de sorunludur. Bu durum Aydın’daki sinemaya da yansır.
Çörüş’lerin işleri ve Aydın’dan taşınmalarıyla Hisar Sineması, 1960’lı yıllarda İzmir’li bir işadamına devredilir. İzmirli Sinemacı da, Nazilli’de ve İzmir’de sinemaları olan sinemacı kardeşler diye bilinen Zeki Taşdöner’e satar. 1970 yılında Hisar sinemasının adı sinemacı kardeşlerin soyadına göre de Taşdöner olur.
1980 yılında Taşdöner sinemasının tam arkasındaki bir apartmana taşındık.Arka balkondan yazlık sinemayı görebiliyordum. Yaz aylarında Zeki Müren plaklarının çaldığı tahta sandalyeli sinemaya hava kararmaya başlayınca Aydın’lı aileler birer ikişer gelirdi. Düzgün giyimli, saygılı misafirlerdi onlar. Film aralarında gazoz şişelerine açacakla vuran gazozcu çocukların “soğuk gazozzz” sesleri gecenin karanlığında yıldızlara doğru yol alırdı. Bazen de düğünler olurdu. Tevfik Apaydın orkestrası en çok bilinen orkestraydı. Gelinle damadın dansını izleyen konuklar daha sonra pistte dans etmeye başlarlardı. Kışlık sinemaya gala için gelen sanatçılar dışında konser için gelenler de çoktu. Konser sanatçıları yazlık sinemanın tahta sandalyelerinde oturur, karşı evlerin balkonundan gelen “hoş geldiniz” karşılama cümlesinden sonra sohbet ederlerdi. Erol Evgin Beyaz Kelebekler, Erol Büyükburç, , Yıldız Kenter Şükran Güngör, ilk aklıma gelenler. Yazlık sinema alanı 1990 yılında müteahhitte verildi. Blok blok katlar yapıldı. O güzel yıllar blokların altına gömüldü. Ya kışlık kısma ne oldu dersiniz? Tv kanalları çoğaldıkça iş yapamadı. Sinema sahiplerinin de aralıklarla ölümü üzerine kullanılamaz duruma geldi. İki kez yangından zarar gören sinemanın İçinde sinema tarihine ışık tutacak belgeler, makinalar yandı.
Daha önce bu sinemanın Aydın için kültürel değerini gazetelerdeki köşemde dile getirdim. Kent merkezinde yaklaşık 1000 kişilik bir salonun bulunmadığını burasının konferans salonu ya da kültür merkezi olması durumunda toplantılarda oldukça kolaylık sağlayacağını hatta Üniversitenin sinema içindeki makine, ekipman ve afişlerle İletişim Fakultesinde arşiv, müze kurabileceğini önermiştim. Uzunca süre mirasçılarla anlaşma sağlanamadı. Sonunda Aydın Büyükşehir Belediyesi sinemayı istimlak etti. Son günlerde Aydın Büyükşehir Belediyesi sinemayı restore ettirerek kültür merkezi haline getirmek üzere proje hazırladığını yerel basında okudum.
Çakmar Çiftliğine gelince; Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakultesi olarak hizmet vermekte.
60-70 yıllarının gençlerinin anılarının olduğu Taşdöner Sinemasının tekrar işlevlendirilmesi , gelecek nesile birakılacak mirastır.
Not; Sinemanın yapımında emeği geçen fotoğraflarla bilgi veren Hisar Sineması emektarı Hasan İnce’ye Allah’tan rahmet dilerim.
“Acı Yıllar-Belgin Doruk “ Yazan: Bircan Usallı Sidal ----------------- Sevgiyle Kalın. ---